İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi
sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler
tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir
arkeolojik çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbeklitepe'de devam etti. İnşası
Milattan önce 10.000 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük
ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbeklitepe İngiltere'de bulunan
Stonehenge'den 7.000, Mısır piramitlerinden ise 7.500 yıl daha eski. Ayrıca
yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da
Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. İnşa edildikten 1.000 yıl sonra üstleri
insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden gün ışığına
çıktı.
Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki
Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde
geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almaktadır.
Neolitik döneme ait Göbeklitepe, ilk tapınağın dolayısıyla
yeryüzündeki ilk inancın merkezi olabilmesi açısından önemli. Bu bölgede
yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiş ve şu ana kadar yalnızca 6 tapınak gün
ışığına çıkartılmıştır.
Göbeklitepe'nin inşa edildiği dönemde insanoğlu bitki
toplayan ve hayvanları avlayan küçük gruplar halinde sürekliliğini sağlıyordu.
Kayalık bölgelerden, büyük sütunların ve ağır taşların el arabaları ve yük
hayvanları olmadan 2 kilometre taşınarak Göbeklitepe'ye getirilmesi için
muhtemelen tarihte insanların ilk defa bu kadar kalabalık bir şekilde bir arada
olması gerekmişti.
Mağarada duvarlarındaki avcılığı temsil eden resimlerden
ziyade burada hayvan figürleri tek ve kabartma olarak işlenmiş, sanatsal açıdan
farklı bir anlayışı etkileyici biçimde yansıtmaktadır. Taşlar üzerinde işlenmiş
akrep, tilki, boğa, yılan, yaban domuzu, aslan, turna ve yaban ördeği figürleri
yer almaktadır. Bir kısım arkeoloğa göre bu hayvan figürleri tapınağı ziyaret
eden farklı kabilelerin sembolü olarak nitelendiriliyor.
Buğdayın atası Göbeklitepe'de
Bölgede yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular
doğrultusunda önemli kültür bitkisi olan ve yüzlerce genetik varyasyonu bulunan
buğdayın atasının ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği ortaya
çıkarıldı.
3 boyutlu aslan figürü
Arkeologlar boyları 3 ile 6 metre arasında değişen T
biçimindeki sütunların stilize edilmiş insan figürleri olduklarını
düşünüyorlar. Sütunlar üzerine yansıtılan diğer figürlerden farklı olarak aşağı
doğru iner şekilde tasvir edilen 3 boyutlu aslan kabartması dikkat çekiyor. Bu
ve diğer aslan figürleri neolitik dönemde aslanların Anadolu'da yaşamış olma
ihtimalini güçlendiriyor. İnsanları temsil eden T sütunlarının ağırlıkları 40
ile 60 ton arasında değişiyor.
Göbeklitepe’yi tarlasında bulan Mahmut Kılıç
1983 yılında tarlasını süren Mahmut Kılıç tarlada bulduğu
oymalı taşı müzeye götürdü fakat eser sıradan bir arkeolojik bulgu olarak Urfa
Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. 1963 yılında ise İstanbul Üniversitesi ve
Chicago Üniversitesi ortak bir çalışma yürütmüş, bölgeyi incelemiş fakat
çalışmaların üzerinde durulmamıştır. Ciddi kazı çalışmaları 1995 yılında
başladı. Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Klaus Schmidt'in bilimsel
danışmanlığında kazılar başlamıştır.
Göbeklitepe, yıllardır tarih derslerinde öğretilen
"göçebe toplulukların tarımı öğrenerek yerleşik hayata geçtiği"
tezini de çürütüyor. Yerleşik hayata geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya
çıkışıyla birlikte gerçekleştiği düşünülüyordu. Schmidt'e göre ise avcı ve
toplayıcı toplulukların Göbeklitepe gibi dini merkezlerde sürekli olarak bir
araya gelmelerinin sonucunda yerleşik hayata geçilmiştir. Kalabalık
toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu ve çevrede bu toplulukların
ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterli kaynak bulunmamasından dolayı
insanlar tarıma yönelmişlerdir. Yani tarım yerleşik hayatı getirmemiş, dini
mabetlerin etrafında kalma arzusu sonucunda yerleşik hayat tarımı getirmiştir.
Göbeklitepe 2018 yılında UNESCO kalıcı miras listesine girdi
Dünyanın günümüze ulaşan en eski tapınağı olarak bilinen
Şanlıurfa'daki Göbeklitepe, 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne,
2018 yılında ise kalıcı listesine girdi. Bahreyn’in başkenti Manama’da
gerçekleştirilen UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi toplantısında, Göbeklitepe’nin
UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilmesine karar verildi. Göbeklitepe ile
Türkiye’den UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren tescilli alanlarının sayısı
18'e yükselmişti.
Göbeklitepe’nin çatısının yapılması
Göbeklitepe, üzerinin çatıyla kapatılması için ziyarete
kapatıldı. 18 aydır kapalı olan Göbeklitepe, üzerinin çatıyla kapatılmasının
ardından 2018 yılı Şubat ayında yeniden ziyarete açıldı.
Bir Fikir
0 Yorumlar