23 Nisan, Protokol ve Çocuklar



23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Yani 23 Nisan deyince çocuklar gelir aklımıza…
Peki çocuklar bu bayramın neresinde? Ya da 23 Nisan’ı tüm çocuklar bayram olarak kutluyor mu?
Sanmıyorum…
Çünkü birçok çocuk bu bayramın dışında kalıyor. Sanki onlar çocuk değilmiş gibi. Kimdir bu 23 Nisan’ı kutlayamayan çocuklar?
Ailenin maddi durumunun kötü olmasından dolayı trafik ışıklarında mendil satan, caddede tezgah kurup simit satan ya da çöpten kağıt toplayan çocuklar…
Okul sıralarında olması gerekirken ya da 23 Nisan coşkulu töreninde Bayrak sallaması gerekirken memleketinden kilometrelerce uzak tarlada mevsimlik işçi olarak ailesinin geçim derdine düşen çocuklar Çocuk Bayramını kutlayamıyor.
Yani binlerce çocuk, kocaman geçim yükünü omuzlarına yüklemiş, geçim derdine düşmüş ve çocukluğunu dahi unutmuş durumda.
Neymiş? Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…
23 Nisan’da gelenek haline gelmiş, protokol koltuğuna çocuğu oturtmak. Neymiş? Vali, kaymakam ya da belediye başkanı okullardan öğrenci getirtip koltuğuna oturtuyor. Yüzlerce öğrenci arasında sadece 2 ya da 3 öğrenci seçiliyor. Diğerleri ise o makam koltuğuna seçilmediği için üzülüyor.
Biri yer biri bakar sözü var ya işte onun gibi. Ben olsam hiç üzülmem o koltuğa oturmadığım için. Zaten 2 dakikalık oturacaksın, bir iki fotoğraf karesi sonra tekrar kalkmak zorunda kalıyorsun. Bir iki kare fotoğrafla bazı gazetelere haber oluyorsun o kadar.
Zaten haberlerde de çocuktan fazla bahsedilmez. Protokol yine ön plandadır. Çocuk Bayramı ama protokol daha çok imaj kazanıyor.
Makam koltuğuna oturan çocuğa belediye başkanı olduğu söyleniyor, projelerini anlatılması isteniyor. Ha bu arada sadece minik belediye başkanın ya da minik kaymakamın sadece koltuğu var. Makam aracı bile yok. Belki de o koltuktan kalktığı gibi otobüsle gidecek gideceği yere.
Her neyse… Çocuk anlatıyor projelerini. İşte “Ben çocukların şehir içinde zor şartlarda çalışmalarını zorunlu kılan nedenleri bitireceğim. Çocuk oyun parklarını artıracağım, çocukların her alanda engelsiz bir şekilde eğlenmeleri için daha iyi fırsatlar sunacağım. Ağır koşullarda çalışan çocukları okula yönelmelerini sağlamak için onlara ayrıcalık sunacağım. Çocukların yeri sanayi, mevsimlik işçilik değil, okul sıralarıdır. Çocukların fikirlerine öncelik vereceğim ve çalışmalarımı ona göre belirteceğim.” sözleri…
Aslında çocuk orada protokole bir mesaj veriyor. Çocukların geleceği için yapılması gereken çalışmaların ipucunu veriyor. Ama anlayana! Bizim protokol sadece çocuğa teşekkür ediyor. O sözler diğer kulaktan çıkmaya bile fırsat vermiyor. Yani bir kulaktan bile girmiyor.  
23 Nisan’da eğlenmek isteyen çocuklar, luna parka gidiyor. Ancak dönme dolaba bile binmeye parası yok. Çünkü sadece birkaç dakika dönme dolaba binen en az 10 lira ücret ödemek zorunda. Şimdi protokolün bunu iyi düşünmesi gerekir. Bütün çocuklar gönlünce eğlenemiyorsa ne yapsın o bayramı! Madem 23 Nisan deyince çocuklar akla geliyor, o halde 23 Nisan’da çocuklara bütün kapılar açık olmalı. Hem de ücretsiz…
Belki biraz zor ama gerekli.
Hem her yıl 23 Nisan’da çocuklar makam koltuğuna oturuyor. Bir kez de o makam koltuğun sahibi olanlar çocukların yerine geçse daha güzel olmaz mı? Örneğin bir belediye başkanı, çocukların yerine caddede simit satsa… Ya da sanayide çalışan çocuğun yerine bir günlüğüne çıraklık yapsa… Hem çocukların içinde bulunduğu durum daha iyi anlaşılır.
Ama nerdeee! Bizim protokol daha kolay ve gösterişli hareketleri daha çok sever.


Yazan: Murat Doğan

Yorum Gönder

0 Yorumlar